25 Şubat 2014 Salı

#Okuyorum - Nar Ağacı

Sen öyle çağırmasan ben böyle gelmezdim.
Ben böyle çağırmasam sen öyle gelmezdin..

'Sen muhteşem misin be kadın..'
  Kitabın son kelimesini okuyup derin bi nefes aldıktan sonra kitabın kapağını kapattım. Ve bu cümle dilimden döküldü istemsiz..
  İlk Nazan Bekiroğlu kitabımdı benim 'Nar Ağacı' Yani yazarla tanışma kitabım. Mükemmel bir şekilde tanıştım bu kalemi de duruşu kadar güçlü kadınla. Onun soyuyla tanıştım bu kitapla, sadece onu tanımakla kalmadım iki kuşak öncesini de onun gezmeleriyle gezdim, yazmalarıyla okuyup tanıdım.
  Kitap Nazan Bekiroğlunun Dedesi ve Anneannesinin hayatını konu alıyor. Halı tüccarı Settarhan'la Trabzonlu inci tanesi Zehra'nın hayatını okuyoruz, görüyoruz, yaşıyoruz kitapta. Yarı kurgu-yarı tarihi ve gerçekçi bir roman. Bi günümüze dönüyoruz; Nazan'ın elinde kalan fotoğraflara, onun dedesinin memleketi Taht-ı Süleyman'a seyahatine bakıyoruz, bir de fotoğraflardan geçmişe gidiyoruz ve Trabzon'u, Tebriz'i, Balkan Savaşını, I. Dünya Savaşını yaşıyoruz beraber. Ve bu o kadar birbirini tamamlayarak gidiyor ki romanda, bir yerden bir yere giderken aklın ötekinde kalmıyor. Trabzonda Zehra'yı yarım bırakıp Tebrize geçince afallamıyor da insan yazarla birlikte o da geçiveriyor hemen onun anlattığı yere.
  Sonrasında da bir de bakıyoruz sular seller gibi bitivermiş de kitap biz de damağımızda çay tadıyla kalakalmışız :)
*Az kalsın unutuyordum Nazan B.'nun Nar Ağacı röportajını da eklemesem olmaz. Buyrun buraya tık tık

0 yorum:

Yorum Gönder